Unutma

Zillet olmak yerine ziynet olmayı tercih et...

05 Mart 2020

Adı yaşam olmuş bu yalnızlığın..


Ne garip ya!

         İnsan kendi kendine bir kaç duvar örmüş ve orayı evi olarak belirlemiş. Sonra kilometrelerce uzakta bir başka insan veya insanlar bir kaç başka duvar örmüş ve orayı da iş olarak belirlemiş. Bizlerde yaratıldığımız bu uçsuz bucaksız dünyada ev olarak tanımladığımız duvarın içinden çıkıp başka bir duvarın içine zamanında yetişmek için çabalıyoruz. Biçilen ömürde sadece bunun için emek gösteriyoruz, kimileri bu zahmeti çekecek bir iş bile bulamıyor ne kadar hayal kırıcı. En kötü yanı ise biz bu saçma sapan gösterdiğimiz emeğe ve gittiğimiz kilometrelerce yola, sonunda kazandığımızı düşündüğümüz üç kuruşa "Hayat" adını vermişiz ve bir ömür bunun uğruna geçip gidiyor.

      Sonsuz bir döngü var, adına evim diyebileceğin bir yere sahip olmak için çalışman ve karşılığında üç kuruş maaş alman gerekiyor. Öte yandan adına işim diyebileceğin bir şeye sahip olabilmen için bilgi ve beceri gerekmiyor. Sadece iyi bir tanıdığın olsun yeter. Ne garip ya!

      Bana göre insanın "Hayat" dediği şey sadece bu iki saçmalık arasında yaşanılanlar olmamalı. Eğer sadece bundan ibaret olursa hayat, ne eşinle geçirdiğin vakit, ne özlemini duyduğun sahil, ne hissettiğin rüzgar, ne saatlerce sürmeli dediğin sohbetler hiç biri kaliteli olmayacak. Bana göre "Hayat" dediğimiz şey insanın olgunlaşması, pişmesi, yanması. Çoğumuz hangi ürün ne zaman ve hangi tür toprağa ekilir bunu bilmiyor. Çoğumuz eşiyle dostuyla saatlerce sohbetler edip üzerine felsefi düşünceler üretip yaşam tarzını değiştirmiyor. Çoğumuz herhangi bir yerde esen rüzgarın  ne kadar özel bir rüzgar olduğunu bilmiyor.

      Düşünmem gereken binlerce ciddi konu ve üzerine tartışmamız, araştırma yapmamız gereken milyonlarca konu var ki. Ancak benim aklımda bu ay faturaları nasıl ödeyeceğiz, markete olan borcumuzu nasıl ödeyeceğiz, yol param kalmazsa işe nasıl gideceğim, karımın istediği ufacık bir şeyi dahi alsam bu bütçemizi nasıl etkiler, anneden babadan borç mu alsak acaba? Gibi gibi gibi saçma sapan, üzerinde durup düşünmeye ve Hakk'ın verdiği o güzel beyni kullanmaya gerek dahi görmediğim aptal sorular var.

      Peki ama biz nasıl yaratıldık, ilahi aşk nedir, nasıl yaşanılır, aşktan yanmak nedir, Hakk'a nasıl ulaşılır, batın ilmi nedir ne işe yarar, bir tasavvuf ehlinin gerçek dini sevgi ise şuan yaşanılan din din midir, milattan önce ve milattan sonra ki yaşayan felsefe ve tasavvuf üstatları ne gördüler de dünyadan ellerini çektiler, anlatılan hikayeler doğru mu, okuduğumuz kitaplarda ya oynama yapıldıysa gibi gibi gibi... Bu sorular gibi daha yüzlerce, binlercesi. Hakk'ın verdiği o güzel beyni kullanmaya gerek duyduğum ve hatta daha da fazlasına ihtiyacımın olduğumu sorular var.

      Üstadın biri ölüm ölür biz ölmeyiz demiş. Burada ki mana ne? Ben bunların cevaplarını nasıl bulacağım? Bu soruları düşünmeden önce lütfen evinden çık, arabana veya otobüse bin, işine git. Akşama mutlaka aynı şekilde eve gel ve nihayetinde ay sonu faturalarını öde, vakit bulursan eğer oturur düşünürsün soruları...